11 Mart 2014 Salı

Mobilya Seçiminde En Önemli 10 Madde

KadinlarKulubu 11 Şubat 2013 0
Mobilya Seçiminde En Önemli 10 Madde
Mobilya satın alırken dikkat etmeniz gereken pek çok konu var. Bunlardan en önemli 10 tanesini Doğtaş Mobilya Pazarlama Müdürü Derya Ercan’a sorduk…
Mağazada gördüğünüz, gözlerinizi kamaştıran ve binlerce lira verip satın aldığınız ürün nihayet eve geldi. Üzerindeki jelatinleri özenle sıyırdınız. Günlerce önceden düşündüğünüz plana göre mobilyaları yerleştirdiniz. Annenizden kalma dantelleri sehpaya, oyalı örtüleri masaya yerleştirdiniz. Koltuğun kırlentlerini son bir kez çırparak kabartıp yerine koydunuz. Ve uzaklaşıp salona şöyle bir baktınız… O da ne! Bu mobilyalar bu salona olmadı! Bir garip duruyor, bu eve ait durmuyor! Peki, ne yapacaksınız?
Aşk geçicidir
Sadece “ben bunu çok sevdim” diyerek mobilya alınmaz. Mobilyayı sevmek önemli elbette ama işlevselliği es geçmemek gerekiyor. Özellikle dar alanlarda bu konu çok daha önemli.
Vitrine aldanma
Kullanılan malzemeye dikkat edin. Unutmayın mobilyalar süs eşyası değil. Vitrin görünümleri aldatıcıdır. Onları kullanacaksınız ve bir koltuğun üzerinde sadece uslu uslu oturmayacaksınız.
Teknik sorular
Bir ürünün ödemesini yapmadan önce teknik bütün detaylarını incelemelisiniz. Kullanılan ağaçtan, içindeki elyafa kadar… Buna garanti süresi de dahil.
Doğru yatırım: Ahşap
Mobilya ciddi bir yatırım. Binlerce lira veriyorsunuz. Bu yatırımı uzun süre korumak için ahşap malzemelerden yapılmış mobilyaları tercih etmeniz sizin yararınızı olacaktır.
Eve göre mobilya
Herhangi bir mobilya değil, alana uyumlu mobilya! Mottonuz bu olmalı. Her mobilya her salona uymaz. Örneğin yakın bir zaman önce L koltuk çılgınlığı vardı. Halbuki L koltuk bir salona uydurulması en zor formlardan biridir.
Güven = Garanti = Servis
Güvenilir ürünleri tercih etmelisiniz. Bu ne demek? Ürünü kullandıktan bir yıl sonra servisi aramanıza gerek duymayacağınız markalar demek. İhtiyaç duyulmasın ama cepte bulunsun. Aldığınız ürünün satış sonrası servisinin olup olmadığını iki kere sormak gerek.
Detaylara dikkat
Klişe gibi gelebilir ama tasarım denen konunun ayrıntılarda gizli olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Dört bacaklı masa dünyanın her yerinde dört bacaklı masadır ama ufak bir ayrıntı onu sanat eseri haline getirebilir. Ürünün her noktasını dikkatle inceleyin.
Renk seçimi
Modeli seçtiniz, peki rengine nasıl karar vereceksiniz? Evinizdeki hakim renkleri düşünün. Eğer evin genelinde toprak tonları hakimse kırmızı bir koltuk, siyah bir yemek odası takımı rahatsız edici olabilir. Her gün görmekten sıkılacağınız renklerden uzak durun. Zıtlıklardan hoşlanabilirsiniz. Kimi zaman bu şıklık da yaratır ama zıtlıkları uyumlu hale getirmek zordur. Bu yüzden dikkat!
Kumaş kararı
Bir diğer önemli konu kumaş seçimi… Burada seçenek çok. Kullanım alanına ve yaşam biçiminize göre karar vermelisiniz. Örneğin üç çocuklu bir evde beyaz kadife kullanmak tehlikeli olabilir. Kumaşın leke tutmaması, yıkanabilir olması önemli. Gerisi zevkinize kalmış…
Soru sorun
Son olarak, sorun! Satış danışmanlarına ürünün tüm özelliklerini sormaktan çekinmeyin. Bir koleksiyonun tasarım aşamasında aylarca çalışılıyor. Hiçbir ayrıntı “öylesine” ya da “bu da böyle olsun” diyerek yapılmıyor. Bu yüzden her sorunuzun bir cevabı muhakkak vardır.
Hala ilk sorunun cevabını merak edenleriniz varsa mobilyayı aldığınız firmayla görüşmenizi ve ürün iadesi talebinde bulunmanızı öneririz.KAYNAKÇA:http://www.kadinlarkulubu.com/portal/evdekorasyon/mobilya-seciminde-en-onemli-10-madde-38605.html



Salona Kaç Parça Sığıyor Önceden Hesaplayın
Kabaca bile olsa kafanızda büyük parçaları salona nasıl yerleştireceğinizi düşünün. Televizyon hangi duvara gelecek, kanepe ve tekli koltuklar nasıl yerleştirilecek? Yemek odası takımı olacak mı? Konsol için yer kalıyor mu? Eşya satın almadan önce ‘neler’ alabileceğinizin bir dökümünü yapın. Sadece indirimde olduğu için çok parçalı takımlar alıp salonu eşyaya boğmak en yaygın hatalardan biridir.

Şunu aklınızdan çıkarmayın, eğer salonda rahat hareket edilemiyorsa, sürekli bir eşya ayağınıza takılıyorsa mobilya seçiminde bir hata var demektir.

Küçük salonlar için köşe takımları mutlaka değerlendirilmelidir. Bir salon mutlaka kanepe ve berjerlerle tamamlanmak zorunda değil. Köşe takımlarıyla düzenlenmiş çok şık dekorasyon örnekleri bulabilirsiniz. ‘Köşe Takımını Salona Nasıl Yerleştirmeli?‘ başlıklı makalemize bir göz atmanızı önerebilirim.

Salon Nasıl Kulanılacak?
Eşya satın alırken genellikle misafirleri daha çok kafamıza takarız. Elbette evinizi başkalarına hoş göstermek istemeniz normal. Ancak nadiren misafir ağırlayıp salonda daha çok kendi ailenizle vakit geçiriyorsanız, eşya seçerken misafirleri değil kendinizi düşünmelisiniz. Misafir gelince otursun diye alınan tekli koltuklar evin baş köşesine yerleştirilir ve sonra da bütün aile tek bir kanepeyi paylaşamaz.

Günleriniz genellikle nasıl geçiyor, ev alışkanlıklarınız neler? Büyük bir yemek masasına gerçekten ihtiyacınız var mı yoksa genellikle mutfakta yediğiniz için yuvarlak masalı bir yemek odası sizin eviniz için yeterli mi? Bu sorular doğru mobilyaya yönelmeniz için size yardımcı olacaktır. Ya da tam tersi her an yemeğe birileri davetli. Eğer öyleyse yemek masasını büyük tutup bazı mobilya parçalarından feragat edebilirsiniz.

Tarzınızı Belirleyin 
Tarz belirlemek deyince kulağa korkutucu gelebilir. Yapmanız gereken eşya satın almadan önce hangi salon dekorasyonlarını daha çok sevdiğinizden emin olmak. İnternetten bol bol fotoğraflara bakın. Sevdiğiniz salonlardaki mobilyaların özelliklerini saptamaya çalışın. Renkli salonlar mı hoşunuza gidiyor yoksa siyah beyaz olanlar mı? Modern tasarımlı mobilyalar mı size daha uygun yoksa klasik tarzdaki mobilyalar mı? ‘Evim çok klasik oldu, nasıl modernleştirebilirim?’ sorusu, sandığınızdan daha çok kişinin derdidir. Bu tip hataları baştan engellemekte fayda var.

Salon mobilyasını takım almak zorunda değilsiniz. Bu durumda tarz konusu daha çok öne çıkacaktır. Modern bir sehpa ile antika bir koltuğu bir araya getirmek epey hüner ister. Bu tip riskler almamaya çalışın. Salon için satın aldığınız her parçayı neden aldığınızı, nasıl kullanacağınızı, nereye yerleştireceğinizi kendinize sorarak satın alın.
Tarzınız ne olursa olsun, rahatlığı ön planda tutun. Evde tek başına olsanız bile eğer kendinizi diken üstünde oturuyor gibi hissetmek istemiyorsanız koltukların modelinden ziyade rahatlığına önem verin. Arkanıza yaslanmak, uzun süre oturmak sorun olmamalı. Kırışmayan, kolay kolay kir tutmayan kumaşlara yönelin.
- See more at: http://www.yapidekorasyon360.com/salon-mobilyasi-nasil-secilir/#sthash.dGi3vEn1.dpuf

 hoşgeldiniz gifleri fbml kodları-www.fbmlkodarsiv.tr.gg                          hoşgeldiniz gifleri fbml kodları-www.fbmlkodarsiv.tr.gg              hoşgeldiniz gifleri fbml kodları-www.fbmlkodarsiv.tr.gg        hoşgeldiniz gifleri fbml kodları-www.fbmlkodarsiv.tr.gg                        KAYNAKÇA :http://fbmlkodarsiv.tr.gg/Fbml-Hosgeldiniz-Gifleri.htm

                                                   MOBİLYALAR NASIL YAPILIR?                                                                                                         


Çalışılan ve oturulan yerlerin, günün şartlarına, insanların zevklerine göre süslenmesine, değişik amaçlarla donatılmasına yarayan, portatif ve taşınabilir eşyalara mobilya denilmektedir. Dilimizde bu gibi yerlerde kullanılan masa, iskemle, koltuk, kanape, divan, dolap, kitaplık, büfe, karyola vb. eşyaları “mobilya”, bu eşyaları yapıp satanlara da “mobilyacı” denmektedir.

Mobilya ve mobilyacılığın târihçesi, Mîlâddan binlerce sene öncesine kadar uzanmaktadır. M.Ö.
yaşayan Asurlulara ait saray kalıntılarının duvarlarındaki süslü kabartmalar, tezyinatlı kapı kanatları,
iskemleler, aslan ayaklı ve diğer motiflerle süslü masaların bulunması; eski Mısır mezarlarında
(odalarında) süslü sehpaların, kabartmalı duvar taşlarının görülmesi, yaşadıkları asırların “mobilya”
örnekleri hakkında bilgi vermektedir. Bunun yanında eski Mısırlıların oturdukları iskemlelerin, yattıkları
kerevitlerin üstlerini hasırla döşeyerek şilteler serdikleri bilinmektedir. Yapılan arkeolojik kazılarda,
kullandıkları eşyâların pekçoğunun bugünkülere benzemekte olduğu anlaşılmıştır. Eski Mısır
mobilyalarının pek çoğuna bugün dünyâ müzelerinde rastlanmaktadır.
M.Ö. 8. ve 7. asırlarda Asurlular zamânında mobilya yapımında değişiklikler görülmeye başlandı. Bu
mobilyalar çok süslü ve işlemeliydi ve tunç, bakır gibi metallerin de mobilya işlemeciliğinde ve
yapımında kullanılmaya başlaması yine bu devirde olmuştu. Hükümdârların tahtları, koltukları,
karyolaları bu stil yeniliklerle süslenirdi. Hatta bâzı hükümdar tahtlarının som altından yapıldığı da târih
kitaplarında yazılıdır.
M.Ö. 5. yüzyıl sonlarına doğru mobilyacılık daha da gelişti. Bu değişiklik eski Yunan ve Roma
medeniyetinde de kendini gösterdi. Pompei Harâbelerinde yapılan arkeolojik araştırmalarda,
dağılmadan ve kırılmadan kalmış ev eşyâları, Romalıların mobilyacılığı hakkında yeterli bilgi
vermektedir.

İlk ve Ortaçağ Avrupası, doğuda gelişen diğer medeniyetlerin tesirinde kaldığı gibi, mobilya sanat
biçimlerinin de etkisine girdi. Mobilya süslemeleri büyük ölçüde değişti. On ikinci yüzyıldan sonra yapı
biçiminde mobilyalar kendini göstermeye başladı. Rönesanstan sonra sanatın değişik kolları meydana
çıktığı gibi, mobilyacılıkta da bu akım kendini gösterdi. Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya gibi
memleketlerde çeşitli mobilya şekilleri uygulandı. On dört, on beş ve on altıncı asırlarda ise Fransızlar
dünyâ mobilyacılığına hâkim oldular. Louis tipi mobilya örnekleri bugün bile hâkimiyetini
sürdürmektedir. On dokuzuncu yüzyılda ulaşımın ilerlemesi, devletlerarası münâsebetlerin artması
sonucu, mobilyacılık daha da gelişerek, ayrı bir ticâret kolu hâlini aldı.
Orta Asya’da ve diğer yerlerde Türklerin göçebe hayâtı yaşadıkları dönemlerde mobilya kullanılmazdı.
Çadırda kullanılan eşyâlar, kolay taşınabilir ve basitti. Bu zamanlarda kullanılan eşyâlarda dokumalar
(halı, kilim vb.) hâkimdi. Yalnız hükümdâr ve oba beylerinin çadırlarında bâzı ağaç eşyâlar bulunurdu.
KAYNAKÇA:http://www.ilkkimbuldu.com/mobilyayi-kim-buldu/

 


Mobilyalar, çevrenin ve günün ihtiyaçlarına göre şekil değiştirdiği gibi, her çağın zevkine, sanat
anlayışına, göz zevkine göre de çeşitli biçim ve isimler almıştır. Bunların bir çoğu müzelik olduğu                                                                                                                                                                 
hâlde, bâzıları da antika eşyâ adı ile asıllarını veya bu tarzı taklit ederek yapılmış yeni kopyaları ile de
günümüzde kendilerini göstermektedir.
Mobilyalar, kullanıldıkları yerlere göre ad alırlar. Yatak odası, yemek odası, salon takımı vs. gibi isimler
altında satılırlar.
Mobilyaların bakımı ve konulduğu yer çok önemlidir. Ağaç eşyâlardan yapılan mobilyalar sıcaktan çok
zarar görür. Hele fırınlanmamış mobilyalar hemen çatlar, sağa sola eğilip bükülürler. Bunun için
mobilyaları, kışın soba yanında bulundurmamalı, yazın da sıcaktan korumalıdır. Zaman zaman
mobilyaların cilaları kontrol edilerek, ömürlerinin uzun olması sağlanmalıdır.     HANGİ EŞYAYI KİM  BULDU?

  • MÖ. 2500 Sofra görgüsü; Mısır-Görgü Kuralları Papirüsü
  • MÖ. 500 Peçete; Orta Doğu
  • MÖ. 1300 Kandil; Mısır
  • MÖ. 400 Elbise; ütüsü Yunanistan
  • MÖ. 3000 Hava temizleyicisi; Mısır
  • MS. 100 Kalorifer tesisatı; Roma
  • MÖ. 400 Pamuklu kumaş; Yunanistan
  • MS. 200 Tekerlekli el arabası; Çin
  • MÖ. 3000 Diş fırçası; Mısır
  • MÖ. 2000 Diş macunu; Mısır
  • MÖ. 800 Alkol; Etrurya
  • MÖ. 600 Sabun; Fenike
  • MÖ. 8000 Kozmetik; Orta Doğu
  • MÖ. 4000 Göz kalemi; Mısır
  • MÖ. 4000 Allık, yüz pudrası, ruj; Mısır
  • MÖ. 3000 Oje; Çin
  • MÖ. 3000 Kremler, yağlar; Moist Yakın Doğu
  • MS. 200 Yüz kremi; Roma
  • MÖ. 3500 Ayna; Mezopotamya
  • MÖ. 1500 Saç stili; Asur
  • MÖ. 3000 Peruklar; Mısır
  • MÖ. 4000 Tarak; Asya ve Afrika
  • MÖ. 6000 Parfüm; Orta ve Uzak Doğu
  • MÖ. 3500 Deodorantlar; Yakın Doğu
  • MÖ. 3500 Asid giderici ilaçlar; Sümer
  • MÖ. 1000 Öksürük pastilleri; Mısır
  • MÖ. 3000 Göz damlası; Çin
  • MÖ. 2500 Müshiller; Yakın Doğu
  • MÖ. 2700 Uyarıcılar; Çin
  • MÖ. 200 Ayakkabı; Yakın Doğu
  • MÖ. 1000 Çizme; Asur
  • MÖ. 2000 Düğme; Güney Asya
  • MÖ. 1400 Şemsiye; Mezopotamya
  • MÖ. 3500 Yatak odası; Sümer
  • MÖ. 1850 Doğum kontrolu; Mısır (Petri Papirüsü)

Oyunlar:
  • MÖ. 3000 Misket; Mısır
  • MÖ. 3000 Top; Babiller
  • MÖ. 1000 Hula-Hoop; Yakın Doğu
  • MÖ. 1000 Yo-yo; Çin
  • MÖ. 1200 UÇurtma; Çin
  • MÖ. 1360 Çıngırak; Mısır
  • MÖ. 3000 Tahta oyunları; Mezopotamya
Yemekler:
  • MÖ. 1500 Hot-dog; Babilliler (???)
  • Hamburger; Türkler ve Moğollar
  • MÖ. 300 Ketçap; Roma
  • MÖ. 2600 Gözleme; Mısır
  • MÖ. 500 Tart; Yunanistan
  • MÖ. 300 Tatlı bisküvi; Roma
  • MÖ. 2000 Dondurma; Çin  KAYNAKÇA:http://www.gazetekucukcekmece.com/genel-kultur/hangi-esyayi-kim-buldu-h4532.html

              

10 Mart 2014 Pazartesi

BU GÜZEL EVLERİ GÜZELLEŞTİREN MOBİLYALAR

Free Image Hosting at www.ImageShack.usTIKLAYINIZ    

                                                   GAYSAN MOBİLYA
Ülkemizin ilk ve tek çok fonksiyonlu mobilya üreticisi olarak 30 yıla yakın bir süredir 100.000’e yakın haneyi ideal mekanlar haline getirerek müşteri memnuniyeti sağlayan GAYSAN MOBİLYA gelişmeye ve yeniliğe açık yapısıyla benzersiz bir ürün çeşitliliğine ulaşmış bulunmaktadır.

Bildiğiniz gibi günümüzde hem küçük metrekareli konut üretimi hem de öğrenci yurtlarında devletin iyileştirme ve yenileme çalışmalarının yaygınlaşması sonucu dar alanlara çözüm getiren ürünlerimize ihtiyaç giderek artmaktadır.

Bu nedenle GAYSAN MOBİLYA özellikle öğrenci yurt odalarının koğuş düzeninden ev konseptine geçişinde özel ve önemli projelere imza atmakta, ayrıca prefabrik konut, konteyner, home office, office, 1+0 ve 1+1 studio daireler, misafirhaneler ve tüm kısıtlı metrekaredeki yaşam alanları için sayısız çözümler üretmektedir.

Projelerde GAYSAN MOBİLYA mühendisleri ve teknik ekibi müşterilerinden gelen mimari çizimleri en optimal biçimde tasarlayarak yaratıcı ve kullanıcı dostu GAYSAN modülleri ile biçimlendirmekte ve 3D olarak onaya sunmaktadır. KAYNAKÇA:http://www.gaysan.com/
Free Image Hosting at www.ImageShack.us
tıklayınız

23 Şubat 2014 Pazar

                                                 EVLERLERLE İLGİLİ  ŞİİRLER        
Ne güzeldir evimiz
İçi dışı tertemiz
Sizde gelip görseniz
Onu çok seversiniz

Küçük bir bahçemiz var
Yaz gelince şenlenir
Uçan kuşlar bulutlar
Bahçemizde dinlenir 


EVİMİZ

kapı pencere duvar
herkesin bir evi var
bizimki şu tek katlı
kutu gibi pek tatlı

orda doğdum büyüdüm
emekledim yürüdüm
kışın soğuktan kardan
yazın korur sıcaktan

bu sokaktan gelinir
hemen kolay bulunur
adresi alın yine
 Buyrun gelin bize   
KAYNAKÇA =http://www.webokur.com/konu/ev-ile-ilgili-siirler-kisa.6966/

Sünger Bob - Özel Evler Çizgi Filmi

Sünger Bob - Özel Evler Çizgi Filmi izle

20 Şubat 2014 Perşembe

Prefabrik Evler


GEÇİCİ YERLEŞMELER ( Mezralar ve yaylalar) :Köyden uzak olan tarlalar mezra olarak adlandırılır. Çoğu kez köyde yayla yolu üzerinde bulunurlar. Mezralarda kaliv yada bagen olarak tanımlanan çok ilkel evler vardır. Direkler üzerinde tek mekan olarak kurulan bu yapı elemanları ekin ve hasat zamanları dışında ayrıca tarlayı zararlı hayvanlardan korumak için de yaz ayları boyunca kullanılır. Bunun dışında yaylaya çıkılırken konaklama yeri olarak kullanılır. Deniz kıyısındaki yerleşmelerde gıda maddelerinin en önemlisi deniz ürünleri olduğundan çok az sayıda hayvan beslenir. Bu bakımdan yaylaya çıkma sorunu pek yoktur. Denizden uzak olan iç köylerde ise hayvancılık önem kazanır. Yaz aylarında hayvanların daha iyi beslenmesini sağlamak amacıyla yaylalara çıkılır. Yayla ve mezra evleri genellikle iki katlıdır. Doğu Karadeniz yerleşmelerini tümü gibi alt katlar hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır. Üst katlar yatma, pişirme, yemek yeme, süt işleme gibi eylemleri karşılayan tek bir mekandır. Tek katlı evlerde ise hayvan barınakları evin yanına eklenmiştir. Evin girişi, üstü kismen örtülü yanlari açik, küçükbaş hayvanlarinin barindirildigi agila bakmaktadir. Insanlarin barindigi mekan küçük bir odaciktir. Gündüz oturma gece yatma eylemini karşilayan genişçe bir seki, köşede açik ateş yakma ve bulaşik yikama yeri, diger köşede açik ateş yakma ve bulaşik yikama yeri, diger köşede süt küplerinin yerleştirildigi özel bir bölüm tefrişin tümünü oluşturur. Mekanin havalandirilmasi ve işiklandirilmasi diş duvarlara açilmiş küçük deliklerden saglanmiştir.
Girişin arkasinda diştan ulaşilan hela, yanda büyükbaş hayvanlara ayrilmiş ahir yer alir. Sigir ve danalar genellikle ayni bölümlerde barindirilir. Zemin, köy evlerinde oldugu gibi ahşap kaplamadir.
Hayvan barınaklarının alt, insan yaşamına ayrılan mekanın üst katta yer alması bakımından köy evlerine daha çok benzer. Dıştan ilkel bir merdivenle önce üst katta ki hayata, buradan da eve girilir. Tefriş bakımından tek katlı evlerden farkı yoktur.
Bu evlerde temel yoktur. Yan duvarları oluşturacak tomruklar doğrudan sıkıştırılmış toprağa oturtulur. Köşelerde tomrukların uçları yakın açılan kertiklerinin üst üste bindirilmesiyle karaboğaz geçme yapılmıştır. Kapı boşlukları, yatay kütüklerin düşey bir dikmeyle tutturulmasıyla meydana getirilir. Çatılar iki eğimli ve yarma ahşap malzeme ile kaplıdır. Döşemeden çatı üstüne kadar ahşap malzeme ile kurulan bu evlerin yapımında alet olarak yalnız balta kullanılmaktadır.
Orman üst sınırını aşan yayla yerleşmelerinde, evlerdeki yapı malzemesi zorunlu olarak taş seçilmiştir. Amaç, kolay ve işleve uygun yapı üretmektir. Bu nedenle en yakın çevredeki yapı malzemesinin seçilmesi doğaldır.
SÜREKLİ YERLEŞMELER :
S
ürekli yerleşmeleri kentler, kasabalar ve köyler oluşturmaktadir. Kentler yerleşme ve mimarlik yönünden Türkiye'nin diger kentlerinden farkli degildir. Kasaba yerleşmeleri iç kesimlerde eski karakterlerini korumakla birlikte ulaşim olanaklarinin gelişimine paralel olarak yenileşmekte ve biçim degiştirmektedir.
Evler yenilenmiş olsa bile yerleşme karakterini en çok koruyan köylerdir. 1950 yillarina kadar kasaba merkezleri birkaç idari bina ve dükkanlardan oluşmakta, halkin çogunlugu kirsal alanlarda yaşamini sürdürmekteydi. Bu nedenle Dogu Karadeniz'deki geleneksel yerleşmeleri tanimlarken daha çok köy yerleşmelerini ele almak gerekmektedir. Kent ve kasabalar bir yana birakilirsa kirsal yerleşmeler, gösterdikleri degişik karakter bakimindan iç kesim ve kiyi kesim olarak iki grupta incelenebilir.
İÇ KESİMDE YERLEŞME VE MİMARLIK:Doğu Karadeniz'de iç kesimdeki yerleşmeler arasında ulaşım yetersizdir. Denize doğru uzanan keskin sırtlar ve vadiler buna olanak vermez. Doğu-batı yönündeki bağlantı ancak kıyı kesimindeki devlet karayoluyla sağlanabilmektedir. Arazi engebelerinin çokluğu nedeniyle ulaşım olanaklarının kısıtlı oluşu, yerleşmeler arasında ilişkiyi engellediğinden değişik etnik gruplar sosyo-kültürel yönden birbirini etkileyememiştir.
Yukarıdaki nedenlerle evlerde plan tipleri yönünden farklılık söz konusudur. Ancak yapı sistemlerinde de ayını yargıya varmak zordur. Yapı sistemlerinin iç kesimlerde Artvin'den Trabzon'a kadar büyük bir benzerlik göstermesi doğal koşulların ve yerel yapı malzemelerinin değişmeyişindendir.
Yerleşme biçimi bakimindan da büyük benzerlik vardir. Iç kesimlerdeki yerleşmeler kiyi kesimindeki gibi daginiklik göstermezler. Köyler birbirine çok yakin ev ve eklentilerinin meydana getirdigi yerleşme gruplarindan oluşmaktadir. Tüm evlerin birarada oldugu köylerin (Şalci köy-Şavşat, Uzungöl ve Şinek-Çaykara) yanisira kopuk kopuk mahalle gruplarindan oluşmuş (Yavuzköy-Şavşat, Aşiklar köyü-Ardanuç,Topluca-Çamlihemşin) köyler de vardir.
Kısaca yapı sistemlerine de değinmek gerekir. Köşeleri boğaz geçmeli ahşap yığmadır. Artvin çevrelerinde hayvanlara ayrılan alt kat kaba kütük yığma, üst kat ise işlenmiş ahşap yığma sistemdir. Evin büyüklüğüne göre çapları 30 ile 60 santimetre arasında değişen kütükler yapı bünyesinde yerlerini almışlardır. Ahırlarda döşeme ve tavanlar daha ince kütüklerle kurulmuştur. Kütük yığma duvar ve döşemelerdeki aralıklar tezek sıvanarak kapatılmıştır.
Üst katlar insan yaşamina ayrildigi için yapi malzemesi işlenmiş detaylara özen gösterilmiştir. Kütük yigma duvarin üzerine öncelikle taban agaçlari ve döşeme ana kirişleri yerleştirilir. Bu ana kirişlerin üzerine daha sik araliklarla döşeme kirişlemesi yapilir. Kasnak ve döşeme kirişlemesi tamamlandiktan sonra diş duvarlarin kurulmasina geçilir. Dört ile alti santimetre kalinligindaki tahtalara, köşe birleşmelerinin gerçekleştirilebilmesi için uçtan 15-20 cm mesafede kalinligin dörtte biri derinliginde kertikler açilir. Köşelerde bogaz geçme teşkil edilerek kurulan diş duvarda pencere boşlugunun yaratilabilmesinde direklerden yararlanilmasi zorunludur. Ahşap boylarinin yetmedigi yerlerde eklemelerde dikmelerin yardimiyla yapilabilmektedir. Ayrica iç duvarlarda kapi boşluklarinin yaratilmasinda, yigma elemanlarin eklenmesi sözkonusu oldugunda dikmelerden yararlanilmiştir. Bunlarin dişinda eyvan yada hayat gibi açik mekanlarin tavan ve çatilari yine direklerle taşitilmaktadir.
Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki taşıyıcı düşey elemanlar da yapının bünyesine girmesiyle yığma ahşap olarak tanımladığımız bu sistem, aslında yığma-karkas karışımı bir yapı tekniğidir. Çatı iki eğimli semer örtüdür. Yayla evleri gibi iç kesimdeki evleri çoğunluğu yarma ahşapla kaplanmıştır. 80-100 cm boyunda kesilmiş olan kütüklerin yarılmasıyla elde edilen bu malzemenin yöredeki adı Hartama ya da Bedevre'dir. Çatı kuruluşunda genellikle aşıklar eğim yönünde, mertekler ise çok yakın ve yatay yönde kullanılmışlardır. Hartama kiremitte olduğu gibi üst üste bindirilerek kaplanır ve rüzgar etkisinden korunmak için üzerine sırayla taşlar konur.
KAYNAKÇA=http://trkurt.blogcu.com/evlerin-bolgesel-ozellikleri/252095

    DOĞU KARADENİZ:
Doğu Karadeniz yöresel mimarlığını oluşturan en önemli etkenler doğal, ekonomik ve sosyo-kültürel yapıdır. Yerleşme dağılımından ev ve eklentileri arasındaki bağlantının organizasyonuna, plan tipleri ve yapı sistemlerinin özelliklerine kadar, bu etkenlerin önemli ölçüde izleri vardır. Doğal yapının ağırlığı yerleşme biçiminde kendini gösterirken, ekonomik yapı evin eklentilerinin ortaya çıkışında, sosyal yapı ise çeşitli etnik gruplara göre değişiklik gösteren plan tiplerinin oluşmasında etkili olmuştur. Genç ve yüksek dağları, dik yamaçlı vadileri çok yağışlı yumuşak iklim yapısı ve zengin bitki örtüsü ile, Doğu Karadeniz, Türkiye'nin diğer bölgelerine göre doğal yapı bakımından oldukça farklıdır. Bu farklılık yörede yerleşme biçimine ve mimarlığa da yansımış, çevreyle bütünleşmiş, kendine özgü yapı karakterine ortaya çıkarmıştır. Engebeli arazi yapısı ulaşım olanaklarını kısıtladığından yollar insan ölçülerine göre yapılabilmiştir.Kıyıya paralel doğu-batı yönünde uzanan sıra dağlar, denize dikey olarak inen akarsuların oluşturduğu vadilerle yarılmıştır. Bol yağış akarsuların sayısını arttırmış, bu nedenle de arazi engebeleri çoğalmıştır. Gerek arazi engebeleri gerekse akarsuların çokluğu ulaşımı olumsuz yönde etkilemişlerdir. İç kesimlerdeki yerleşimler arasında doğu-batı yönünde bağlantı yoktur. Kıyı kesimlerine ise ancak vadi tabanlarındaki derelerin yanlarından ulaşım sağlanabilmiştir. Kıyı şeridindeki ulaşım 60 yıl öncesine kadar denizyoluyla yapılmaktaydı. Bugün kıyı şeridindeki devlet karayolunun yapımı yeni tamamlanabilmiş, iç kesimlere olan bağlantıların yapımı ise sürmektedir. Vadi yamaçlarındaki yerleşimler arasındaki bağlantılar çeşitli köprülerle gerçekleştirilebilmiştir. Eski çağlardan bu yana süregelen köprü yapımı zorunluluğu, konutların ve deniz teknelerinin dışında, bu alanda da doğayla bütünleşen, çevreye anlam kazandıran çok özel örnekler ortaya çıkarmıştır.
Doğu Karadeniz'de topraksız aile yoktur. 2 ya da 3 dönümden başlayarak 100-200 dönüme kadar her aile en azından tüketimi kadar üretim yapabileceği toprağa sahiptir. Ulaşım olanaklarının kısıtlı oluşu nedeniyle bakımın rahatlıkla sağlana bilmesi, toprağa yakın olmakla gerçekleşebilmektedir. Bu bakımdan doğal yapı kadar ekonomik yapının da yerleşme biçimini etkilediği ortadadır. Tüketim için üretilen gıda maddelerinin korunması, hayvan bakımının sağlanabilmesi gibi ekonomik yapını gerektirdiği işlevi sürdürecek yardımcı yapılar, konutun yanında yerlerini almışlardır. Evle birlikte eklentiler olarak tanımlanan ambar, dam, samanlık gibi yapılar yerleşme birimini meydana getirirler. Arazi içinde dağınık bir doku oluşturan bu evler, genellikle vadi yamaçlarında ekili alanların içinde yer alırlar. Cami toplanma yeridir. Köy meydanı, cami ile birlikte kahvehane ve birkaç dükkanla sınırlanmıştır. Cami yalnız ibadet için kullanılan, kahvehanede yalnız oyun oynanan bir yer değildir. Zaten uzak olan yerleşme birimlerinden buraya ulaşan insanlar için boş zamanların değerlendirildiği, diğer insanlarla bilgi alışverişi yapıldığı ve bazı konuların tartışıldığı yer köy meydanıdır.
Kadınlar bu açıdan erkekler kadar şanslı değildirler. Bu yüzden bahçe işlerini imecelerle sürdürürler. İmece, işle eğlenceyi birleştirebilen bir toplanma biçimidir.
Köyde üretilenler, haftada belli bir gün pazarda satılır. Bu tür pazarlar köylerin merkezi olan kasabalarda kurulur. Üretileni pazarlama hakkını kadın elinde tutar. Üretimde en çok emeği geçen kişi olarak paranın harcanmasında da en çok söz sahibi olan yine kadındır.
Kadının eğlenme olanakları içinde en önemlisi nişanlar ve düğünlerdir. Ayrıca bayramlarda komşu gezmeleri, akrabaları ziyaret ve büyüklerinin elini öpme gibi göreneklerde vardır.
Köy insanının kentlerle ilişkisi ise daha seyrektir. Hastalık durumlarında, yada çok ender ortaya çıkabilecek özel sorunlarının çözümünde kentlere gidilir. Erkeklerin kentle ilişkileri daha sıktır. Eskiden deniz taşimaciligi yoluyla kentlere ulaşilmakta iken, daha sonra kara taşimaciligi öne geçmiştir. Bu nedenle Karadeniz'in dalgalarina dayanikli takalar ve benzeri diger tekneler işlevini yitirmişlerdir. Bugün yalnizca balikçilik alaninda kullanilan deniz tekneleri de eski estetiklerini yitirmişlerdir.
Kent halkının yaşamı ise kırsal kesime göre farklılık gösterir. Ticaret de bu ortam içinde yerini almaktadır. Bir kesim bakırcılık, demircilik, kuyumculuk, terzilik gibi küçük zanaatlarda çalışmaktadır. Tüm bu alanlar, yalnız kent için değil, kırsal kesiminde pek çok gereksinimlerini karşılamaktadır.
Halkın sosyal yapısı etnik gruplara göre farklılık göstermekle birlikte geleneksel yaşamın değişik gruplarda ortak yanları çoktur. Birbirleriyle ilişki kurabilen yerleşimlerde, özellikle kıyı kesimlerinde etnik grupların farklı oluşuna karşılık sosyal yapının büyük ölçüde benzerlik gösterdiği, evlerin plan özelliklerinden izlenmektedir. Genellikle iç kesimlerdeki plan tipleri kendi aralarında farklılık gösterirken, kıyı kesimlerinde Hopa'nın doğusundan Trabzon'un batısına kadar uzanan alanda evlerin bir plan tipinden türedikleri, farklılığın ise yalnızca ailenin büyüklüğüne göre mekan sayısının değişiminden doğduğu anlaşılmaktadır.
Yapı kültürünün çok eskilere dayandığını, bugün ayakta kalabilen geleneksel mimarlık örneklerinin gerek ölçü, gerekse yapısal sorunlarının çözümünde gösterilmiş olan ustalık ortaya konmaktadır. İç kesimlerde yapı malzemeleri daha kaba işlenmişken, kıyı kesimlerinde özenle direk, kiriş ve bölücü duvarlara oymalarla motifler bile işlenmiş olduğu görülür. Kıyı kesiminde yapı ustalarının gösterdikleri titizliğin deniz teknelerinin yapımındaki alışkanlıktan geldiği söylenebilir. Yörede bir usta her türlü yapı öğelerini gerçekleştirecek niteliktedir. Ev ve eklentileri, mescitler, köprüler ve hatta deniz tekneleri yapımında ortaya çıkan bir takım yapısal sorunların benzer biçimde çözümlenmesi bunu kanıtlamaktadır.
Özet olarak Doğu Karadeniz'deki geleneksel mimarlık, toplumun çeşitli gereksinmelerinin ve sorunlarının yöresel olanaklarla yanıtlanmasının ürünüdür.

                    

                                   EVLERİN BÖLGESEL ÖZELLİKLERİ

KUZEY ANADOLU EVLERİ:
Kuzey Anadolu, ev tiplerine göre değerlendirildiğinde İstanbul Boğazı'nın doğusundan Batum ve ötesine uzanan kıyı şeridiyle, kıyıya paralel İsfendiyar, Canik ve Doğu Karadeniz dağlarının hemen güneyindeki Göynük, Safranbolu, Kastamonu, Çankırı, Ankara, Tokat, Amasya ve Kelkit Vadisi'ni kapsayan iç şeridin oluşturduğu alanlar Kuzey Anadolu Evleri bölgesi olarak tanımlanabilir. Plan şemalari ve yapi sistemleri arasindaki farklar nedeniyle, kiyi şeridini Sinop sinir olmak üzere iki bölüme ayirmak mümkündür. Dogu Karadeniz aşiri yagişli iklimi, aşiri engebeli topografyasi ve çeşitli etnik gruplarin belirledigi mimarlik özelliklerine sahiptir. Bati Karadeniz ise, gerek plan tipleri gerekse yapi sistemi açisindan daha çok Marmara Bölgesinden etkilenmiştir. İç Karadeniz olarak tanımlanabilecek Kuzey Anadolu şeridi ise, Güney Marmara evleriyle benzerlik gösterir. Plan tipleri açısından açık sofalı, iç sofalı ve orta sofalı evlerin örneklerini bu şerit içinde batıdan doğuya kadar her kesimde rastlanabilmektedir. Ancak yine de kendi için
e farklı biçimlenmenin ortaya koyduğu farklı üsluplar vardır. Örneklenirse Çankırı ve Ankara evleri, Karadeniz ile İç Anadolu'nun işlevini taşırlar. Kent evleri Karadeniz'e, köy evleri ise İç Anadolu'ya yakındır.Sofalık plan tiplerindeki yörelerin kendine özgü yorumlarının getirdiği çözümler, Kuzey Anadolu'yu diğer bölgelerden ayırır. Ama asıl ayırım özelliği ahşap yapı malzemesinin kullanım farklılığından doğmaktadır.Doğu Karadeniz'de yığma sisteminden değişik çatma sistemlerine kadar detaylamadaki farklı yaklaşımlar yapının bütününe kendine özgü yöresel karakter kazandırmıştır. Batıya doğru bu farklılık azalmakta ve Bafra çevrelerinde İç Karadeniz ile ilişki kurma olanağı vermektedir. Doğu Karadeniz kıyı şeridinde Artvin, Rize, Trabzon çevreleri yöresel karakterin daha belirginleştiği yerleşmelerdi. Giresun, Ordu, Samsun çevreleri ise, İç Karadeniz yerleşmeleri ile daha fazla ilişkisi olması nedeniyle doğu kesime nazaran değişik karakterdedir. Bu farklılık plan tiplerinden yapı sistemine kadar kendini belli etmektedir. Sinop, Ayancık, İnebolu, Cide, Amasra, Bartın, Zonguldak, Akçakoca gibi irili ufaklı yerleşmeler ise plan karakteri bakımından İç Karadeniz ile Marmara özelliğini taşırken, yapı türü bakımından İğneada'ya kadar ulaşan kesimde, ahşap kaplamalı karkas sistem egemendir. Kuzey Anadolu Evleri tanımı içinde, elbette ki bu konuma uymayan taş yada taş ahşap karışımı, hatta plan tipi bakımından farklılık gösteren eski yerleşenlerden kalma yapılara da rastlanabilmektedir. Ancak günümüzde bunların sayısı oldukça azalmıştır. Günümüze ulaşabilen örneklere göre, Kuzey Anadolu Evlerini Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve İç Karadeniz olmak üzere üç bölümde incelemek mümkündür.

                              GECEKONDU

Gecekondu. Bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel kişilerin toprakları üzerine, toprak iyesinin istenç ve bilgisi dışında, onamsız olarak yapılan, barınma gereksinmeleri devletçe ve kent yönetimlerince karşılanamayan yoksul ya da dar gelirli ailelerin yaşadığı barınak türü.
Gecekondular işsizlik vb. sıkıntılardan dolayı büyük şehirlere göç etmen zorunda kalan yoksul, sahiplenilmemiş, kendi kaderine bırakılmış halkın barınma gibi önemli bir sorununu ortadan kaldırmak için kendileri tarafından yapılan yapılardır (ev). Gecekonduların yayılımı iş imkânı olan büyük şehirlerde (İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi) yoğunlaşmıştır. Bunun nedeni ise akrabaların, hemşerilerin birbirine tavsiyeleridir. Bu nedenle aynı köyde yaşayan insanlar gecekondularda da komşu olmuşlar, benzer işlerde çalışmışlar ve köy yaşamını şehre az çok getirmişlerdir. Yeni nesil şehre adapte olmakta zorlanmış, çoğu çıraklık yoluyla baba meslekleri edinmişlerdir. Devletin yanlış politikaları ile şehirlere göçen bu insanlar, şehirde de kendi kaderlerine bırakılmışlardır.[kaynak belirtilmeli]

Yerel belediyelerce verilen hizmetler

Bilinen en temel hizmetlerden biri asfalt hizmetidir. Dahası kaçak yapı olarak yapılan yapı bölge muhtarlığı tarafından kayda geçirilmektedir.

Belediyelere çeşitli eleştiriler

Bir çok belediyenin orman vasfındaki alanlara kaçak yapılaşma yapılışı sürecinde engel olmadığı, dahası bu yapılaşma sürecinde bölgenin orman vasfını kaybetmesi sayesinde daha sonra belediye tarafından kaçak yapının yıkılması ve bölgenin 2B alanı olarak belediyeler tarafından parsellenmesi sonrası belediyenin alanının genişlemesine sebep olmakla birlikte günden güne doğal yeşil alanların azalmasıyla sonuçlanan ve devam eden bir süreçtir KAYNAKÇA=http://tr.wikipedia.org/wiki/Gecekondu
                                                             

                                                                 İLK EVLER                                                                 
Geçmişten Günümüze Evlerin Özellikleri, Geçmişten Günümüze Evler Hakkında Bilgi Kısaca
Evimiz hepimizin huzur bulduğu, akşam olunca dinlenmeye çekildiğimiz biricik yuvamız. Evlerin geçmişine bakıldığında bugün olduğu gibi çok eski insanların da evleri vardı. Fakat bu evler günümüzdekilere göre birçok farklılık gösteriyordu. İlk insanlar ağaçtan evlerde ya da mağaralarda yaşarlarken günümüzde oldukça büyük ve modern evler bu evlerin yerini almış durumda.
Günümüze yaklaşıldıkça gelişen teknoloji ve artan teknik bilgi sayesinde evler de büyük gelişme ve değişme gösterdi. Mimari alanındaki gelişmeler, mimarların teknik okullarda yüksek eğitim almaları, modern hayatın gereklilikleri evlerin gelişiminde de büyük rol oynadı.
İnsanoğlu her yerde olduğu gibi evlerde de her zaman daha iyiyi arar oldu. Hal böyle olunca her geçen gün daha lüks daha gelişmiş evler yapılmaya başlandı. Özellikle büyük şehirlerde kalabalık nüfus sebebiyle çok katlı ve çok daireli evler müstakil bahçeli evlerin yerini almaya başladı. Beton yığınları içine hapsedilen insanoğlu ise artık küçücük bir bahçeye hasret durumda.



KAYNAKÇA=http://www.dimcave.com.tr/index.php?lang=tr&page=8

                                          KAYNAKÇA=www.google.com.tr

19 Şubat 2014 Çarşamba

                                       GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KULLANILAN EVLER
   İnsanlar, soğuktan, sıcaktan ve çeşitli tehlikelerden korunmak için  değişik evler yapmışlardır.

        
   Eski zamanlarda insanlar kaya oyuklarında ve mağaralarda yaşamışlardır. Daha sonra topraktan,taştan ahşaptan evler yapmışlardır. Bu evler genellikle küçük ve tek katlıdır.

        
   İnsanlar zamanla yaşadıkları evleri geliştirmişlerdir. Eski zamanlardan günümüze evlerin görünümlerinde ve kullanılan malzemelerde pek çok değişiklikler olmuştur. Eskiden tek katlı olan evlerin yerlerine, birçok insanın birlikte yaşayabileceği yüksek binalar inşa edilmiştir. 
        


   Şehir ve köylerdeki evler pek çok yönden gelişmiştir. Bu binalar taş,cam, tuğla, kereste, beton, çelik gibi malzemeler kullanılarak yapılmıştır.DEĞİŞİMİN NEDENLERİ

Şehirlerdeki insan nüfusunun artması.
Tekniğin ilerlemesi sonucunda bina ve evlerin; biçim, boyut ve kullanılan malzemelerinde değişiklik olmuştur.
KAYNAKÇA
http://www.izzethekin.fevziozbey.k12.tr/?Syf=26&Syz=249358