20 Şubat 2014 Perşembe


    DOĞU KARADENİZ:
Doğu Karadeniz yöresel mimarlığını oluşturan en önemli etkenler doğal, ekonomik ve sosyo-kültürel yapıdır. Yerleşme dağılımından ev ve eklentileri arasındaki bağlantının organizasyonuna, plan tipleri ve yapı sistemlerinin özelliklerine kadar, bu etkenlerin önemli ölçüde izleri vardır. Doğal yapının ağırlığı yerleşme biçiminde kendini gösterirken, ekonomik yapı evin eklentilerinin ortaya çıkışında, sosyal yapı ise çeşitli etnik gruplara göre değişiklik gösteren plan tiplerinin oluşmasında etkili olmuştur. Genç ve yüksek dağları, dik yamaçlı vadileri çok yağışlı yumuşak iklim yapısı ve zengin bitki örtüsü ile, Doğu Karadeniz, Türkiye'nin diğer bölgelerine göre doğal yapı bakımından oldukça farklıdır. Bu farklılık yörede yerleşme biçimine ve mimarlığa da yansımış, çevreyle bütünleşmiş, kendine özgü yapı karakterine ortaya çıkarmıştır. Engebeli arazi yapısı ulaşım olanaklarını kısıtladığından yollar insan ölçülerine göre yapılabilmiştir.Kıyıya paralel doğu-batı yönünde uzanan sıra dağlar, denize dikey olarak inen akarsuların oluşturduğu vadilerle yarılmıştır. Bol yağış akarsuların sayısını arttırmış, bu nedenle de arazi engebeleri çoğalmıştır. Gerek arazi engebeleri gerekse akarsuların çokluğu ulaşımı olumsuz yönde etkilemişlerdir. İç kesimlerdeki yerleşimler arasında doğu-batı yönünde bağlantı yoktur. Kıyı kesimlerine ise ancak vadi tabanlarındaki derelerin yanlarından ulaşım sağlanabilmiştir. Kıyı şeridindeki ulaşım 60 yıl öncesine kadar denizyoluyla yapılmaktaydı. Bugün kıyı şeridindeki devlet karayolunun yapımı yeni tamamlanabilmiş, iç kesimlere olan bağlantıların yapımı ise sürmektedir. Vadi yamaçlarındaki yerleşimler arasındaki bağlantılar çeşitli köprülerle gerçekleştirilebilmiştir. Eski çağlardan bu yana süregelen köprü yapımı zorunluluğu, konutların ve deniz teknelerinin dışında, bu alanda da doğayla bütünleşen, çevreye anlam kazandıran çok özel örnekler ortaya çıkarmıştır.
Doğu Karadeniz'de topraksız aile yoktur. 2 ya da 3 dönümden başlayarak 100-200 dönüme kadar her aile en azından tüketimi kadar üretim yapabileceği toprağa sahiptir. Ulaşım olanaklarının kısıtlı oluşu nedeniyle bakımın rahatlıkla sağlana bilmesi, toprağa yakın olmakla gerçekleşebilmektedir. Bu bakımdan doğal yapı kadar ekonomik yapının da yerleşme biçimini etkilediği ortadadır. Tüketim için üretilen gıda maddelerinin korunması, hayvan bakımının sağlanabilmesi gibi ekonomik yapını gerektirdiği işlevi sürdürecek yardımcı yapılar, konutun yanında yerlerini almışlardır. Evle birlikte eklentiler olarak tanımlanan ambar, dam, samanlık gibi yapılar yerleşme birimini meydana getirirler. Arazi içinde dağınık bir doku oluşturan bu evler, genellikle vadi yamaçlarında ekili alanların içinde yer alırlar. Cami toplanma yeridir. Köy meydanı, cami ile birlikte kahvehane ve birkaç dükkanla sınırlanmıştır. Cami yalnız ibadet için kullanılan, kahvehanede yalnız oyun oynanan bir yer değildir. Zaten uzak olan yerleşme birimlerinden buraya ulaşan insanlar için boş zamanların değerlendirildiği, diğer insanlarla bilgi alışverişi yapıldığı ve bazı konuların tartışıldığı yer köy meydanıdır.
Kadınlar bu açıdan erkekler kadar şanslı değildirler. Bu yüzden bahçe işlerini imecelerle sürdürürler. İmece, işle eğlenceyi birleştirebilen bir toplanma biçimidir.
Köyde üretilenler, haftada belli bir gün pazarda satılır. Bu tür pazarlar köylerin merkezi olan kasabalarda kurulur. Üretileni pazarlama hakkını kadın elinde tutar. Üretimde en çok emeği geçen kişi olarak paranın harcanmasında da en çok söz sahibi olan yine kadındır.
Kadının eğlenme olanakları içinde en önemlisi nişanlar ve düğünlerdir. Ayrıca bayramlarda komşu gezmeleri, akrabaları ziyaret ve büyüklerinin elini öpme gibi göreneklerde vardır.
Köy insanının kentlerle ilişkisi ise daha seyrektir. Hastalık durumlarında, yada çok ender ortaya çıkabilecek özel sorunlarının çözümünde kentlere gidilir. Erkeklerin kentle ilişkileri daha sıktır. Eskiden deniz taşimaciligi yoluyla kentlere ulaşilmakta iken, daha sonra kara taşimaciligi öne geçmiştir. Bu nedenle Karadeniz'in dalgalarina dayanikli takalar ve benzeri diger tekneler işlevini yitirmişlerdir. Bugün yalnizca balikçilik alaninda kullanilan deniz tekneleri de eski estetiklerini yitirmişlerdir.
Kent halkının yaşamı ise kırsal kesime göre farklılık gösterir. Ticaret de bu ortam içinde yerini almaktadır. Bir kesim bakırcılık, demircilik, kuyumculuk, terzilik gibi küçük zanaatlarda çalışmaktadır. Tüm bu alanlar, yalnız kent için değil, kırsal kesiminde pek çok gereksinimlerini karşılamaktadır.
Halkın sosyal yapısı etnik gruplara göre farklılık göstermekle birlikte geleneksel yaşamın değişik gruplarda ortak yanları çoktur. Birbirleriyle ilişki kurabilen yerleşimlerde, özellikle kıyı kesimlerinde etnik grupların farklı oluşuna karşılık sosyal yapının büyük ölçüde benzerlik gösterdiği, evlerin plan özelliklerinden izlenmektedir. Genellikle iç kesimlerdeki plan tipleri kendi aralarında farklılık gösterirken, kıyı kesimlerinde Hopa'nın doğusundan Trabzon'un batısına kadar uzanan alanda evlerin bir plan tipinden türedikleri, farklılığın ise yalnızca ailenin büyüklüğüne göre mekan sayısının değişiminden doğduğu anlaşılmaktadır.
Yapı kültürünün çok eskilere dayandığını, bugün ayakta kalabilen geleneksel mimarlık örneklerinin gerek ölçü, gerekse yapısal sorunlarının çözümünde gösterilmiş olan ustalık ortaya konmaktadır. İç kesimlerde yapı malzemeleri daha kaba işlenmişken, kıyı kesimlerinde özenle direk, kiriş ve bölücü duvarlara oymalarla motifler bile işlenmiş olduğu görülür. Kıyı kesiminde yapı ustalarının gösterdikleri titizliğin deniz teknelerinin yapımındaki alışkanlıktan geldiği söylenebilir. Yörede bir usta her türlü yapı öğelerini gerçekleştirecek niteliktedir. Ev ve eklentileri, mescitler, köprüler ve hatta deniz tekneleri yapımında ortaya çıkan bir takım yapısal sorunların benzer biçimde çözümlenmesi bunu kanıtlamaktadır.
Özet olarak Doğu Karadeniz'deki geleneksel mimarlık, toplumun çeşitli gereksinmelerinin ve sorunlarının yöresel olanaklarla yanıtlanmasının ürünüdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder