20 Şubat 2014 Perşembe

GEÇİCİ YERLEŞMELER ( Mezralar ve yaylalar) :Köyden uzak olan tarlalar mezra olarak adlandırılır. Çoğu kez köyde yayla yolu üzerinde bulunurlar. Mezralarda kaliv yada bagen olarak tanımlanan çok ilkel evler vardır. Direkler üzerinde tek mekan olarak kurulan bu yapı elemanları ekin ve hasat zamanları dışında ayrıca tarlayı zararlı hayvanlardan korumak için de yaz ayları boyunca kullanılır. Bunun dışında yaylaya çıkılırken konaklama yeri olarak kullanılır. Deniz kıyısındaki yerleşmelerde gıda maddelerinin en önemlisi deniz ürünleri olduğundan çok az sayıda hayvan beslenir. Bu bakımdan yaylaya çıkma sorunu pek yoktur. Denizden uzak olan iç köylerde ise hayvancılık önem kazanır. Yaz aylarında hayvanların daha iyi beslenmesini sağlamak amacıyla yaylalara çıkılır. Yayla ve mezra evleri genellikle iki katlıdır. Doğu Karadeniz yerleşmelerini tümü gibi alt katlar hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır. Üst katlar yatma, pişirme, yemek yeme, süt işleme gibi eylemleri karşılayan tek bir mekandır. Tek katlı evlerde ise hayvan barınakları evin yanına eklenmiştir. Evin girişi, üstü kismen örtülü yanlari açik, küçükbaş hayvanlarinin barindirildigi agila bakmaktadir. Insanlarin barindigi mekan küçük bir odaciktir. Gündüz oturma gece yatma eylemini karşilayan genişçe bir seki, köşede açik ateş yakma ve bulaşik yikama yeri, diger köşede açik ateş yakma ve bulaşik yikama yeri, diger köşede süt küplerinin yerleştirildigi özel bir bölüm tefrişin tümünü oluşturur. Mekanin havalandirilmasi ve işiklandirilmasi diş duvarlara açilmiş küçük deliklerden saglanmiştir.
Girişin arkasinda diştan ulaşilan hela, yanda büyükbaş hayvanlara ayrilmiş ahir yer alir. Sigir ve danalar genellikle ayni bölümlerde barindirilir. Zemin, köy evlerinde oldugu gibi ahşap kaplamadir.
Hayvan barınaklarının alt, insan yaşamına ayrılan mekanın üst katta yer alması bakımından köy evlerine daha çok benzer. Dıştan ilkel bir merdivenle önce üst katta ki hayata, buradan da eve girilir. Tefriş bakımından tek katlı evlerden farkı yoktur.
Bu evlerde temel yoktur. Yan duvarları oluşturacak tomruklar doğrudan sıkıştırılmış toprağa oturtulur. Köşelerde tomrukların uçları yakın açılan kertiklerinin üst üste bindirilmesiyle karaboğaz geçme yapılmıştır. Kapı boşlukları, yatay kütüklerin düşey bir dikmeyle tutturulmasıyla meydana getirilir. Çatılar iki eğimli ve yarma ahşap malzeme ile kaplıdır. Döşemeden çatı üstüne kadar ahşap malzeme ile kurulan bu evlerin yapımında alet olarak yalnız balta kullanılmaktadır.
Orman üst sınırını aşan yayla yerleşmelerinde, evlerdeki yapı malzemesi zorunlu olarak taş seçilmiştir. Amaç, kolay ve işleve uygun yapı üretmektir. Bu nedenle en yakın çevredeki yapı malzemesinin seçilmesi doğaldır.
SÜREKLİ YERLEŞMELER :
S
ürekli yerleşmeleri kentler, kasabalar ve köyler oluşturmaktadir. Kentler yerleşme ve mimarlik yönünden Türkiye'nin diger kentlerinden farkli degildir. Kasaba yerleşmeleri iç kesimlerde eski karakterlerini korumakla birlikte ulaşim olanaklarinin gelişimine paralel olarak yenileşmekte ve biçim degiştirmektedir.
Evler yenilenmiş olsa bile yerleşme karakterini en çok koruyan köylerdir. 1950 yillarina kadar kasaba merkezleri birkaç idari bina ve dükkanlardan oluşmakta, halkin çogunlugu kirsal alanlarda yaşamini sürdürmekteydi. Bu nedenle Dogu Karadeniz'deki geleneksel yerleşmeleri tanimlarken daha çok köy yerleşmelerini ele almak gerekmektedir. Kent ve kasabalar bir yana birakilirsa kirsal yerleşmeler, gösterdikleri degişik karakter bakimindan iç kesim ve kiyi kesim olarak iki grupta incelenebilir.
İÇ KESİMDE YERLEŞME VE MİMARLIK:Doğu Karadeniz'de iç kesimdeki yerleşmeler arasında ulaşım yetersizdir. Denize doğru uzanan keskin sırtlar ve vadiler buna olanak vermez. Doğu-batı yönündeki bağlantı ancak kıyı kesimindeki devlet karayoluyla sağlanabilmektedir. Arazi engebelerinin çokluğu nedeniyle ulaşım olanaklarının kısıtlı oluşu, yerleşmeler arasında ilişkiyi engellediğinden değişik etnik gruplar sosyo-kültürel yönden birbirini etkileyememiştir.
Yukarıdaki nedenlerle evlerde plan tipleri yönünden farklılık söz konusudur. Ancak yapı sistemlerinde de ayını yargıya varmak zordur. Yapı sistemlerinin iç kesimlerde Artvin'den Trabzon'a kadar büyük bir benzerlik göstermesi doğal koşulların ve yerel yapı malzemelerinin değişmeyişindendir.
Yerleşme biçimi bakimindan da büyük benzerlik vardir. Iç kesimlerdeki yerleşmeler kiyi kesimindeki gibi daginiklik göstermezler. Köyler birbirine çok yakin ev ve eklentilerinin meydana getirdigi yerleşme gruplarindan oluşmaktadir. Tüm evlerin birarada oldugu köylerin (Şalci köy-Şavşat, Uzungöl ve Şinek-Çaykara) yanisira kopuk kopuk mahalle gruplarindan oluşmuş (Yavuzköy-Şavşat, Aşiklar köyü-Ardanuç,Topluca-Çamlihemşin) köyler de vardir.
Kısaca yapı sistemlerine de değinmek gerekir. Köşeleri boğaz geçmeli ahşap yığmadır. Artvin çevrelerinde hayvanlara ayrılan alt kat kaba kütük yığma, üst kat ise işlenmiş ahşap yığma sistemdir. Evin büyüklüğüne göre çapları 30 ile 60 santimetre arasında değişen kütükler yapı bünyesinde yerlerini almışlardır. Ahırlarda döşeme ve tavanlar daha ince kütüklerle kurulmuştur. Kütük yığma duvar ve döşemelerdeki aralıklar tezek sıvanarak kapatılmıştır.
Üst katlar insan yaşamina ayrildigi için yapi malzemesi işlenmiş detaylara özen gösterilmiştir. Kütük yigma duvarin üzerine öncelikle taban agaçlari ve döşeme ana kirişleri yerleştirilir. Bu ana kirişlerin üzerine daha sik araliklarla döşeme kirişlemesi yapilir. Kasnak ve döşeme kirişlemesi tamamlandiktan sonra diş duvarlarin kurulmasina geçilir. Dört ile alti santimetre kalinligindaki tahtalara, köşe birleşmelerinin gerçekleştirilebilmesi için uçtan 15-20 cm mesafede kalinligin dörtte biri derinliginde kertikler açilir. Köşelerde bogaz geçme teşkil edilerek kurulan diş duvarda pencere boşlugunun yaratilabilmesinde direklerden yararlanilmasi zorunludur. Ahşap boylarinin yetmedigi yerlerde eklemelerde dikmelerin yardimiyla yapilabilmektedir. Ayrica iç duvarlarda kapi boşluklarinin yaratilmasinda, yigma elemanlarin eklenmesi sözkonusu oldugunda dikmelerden yararlanilmiştir. Bunlarin dişinda eyvan yada hayat gibi açik mekanlarin tavan ve çatilari yine direklerle taşitilmaktadir.
Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki taşıyıcı düşey elemanlar da yapının bünyesine girmesiyle yığma ahşap olarak tanımladığımız bu sistem, aslında yığma-karkas karışımı bir yapı tekniğidir. Çatı iki eğimli semer örtüdür. Yayla evleri gibi iç kesimdeki evleri çoğunluğu yarma ahşapla kaplanmıştır. 80-100 cm boyunda kesilmiş olan kütüklerin yarılmasıyla elde edilen bu malzemenin yöredeki adı Hartama ya da Bedevre'dir. Çatı kuruluşunda genellikle aşıklar eğim yönünde, mertekler ise çok yakın ve yatay yönde kullanılmışlardır. Hartama kiremitte olduğu gibi üst üste bindirilerek kaplanır ve rüzgar etkisinden korunmak için üzerine sırayla taşlar konur.
KAYNAKÇA=http://trkurt.blogcu.com/evlerin-bolgesel-ozellikleri/252095

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder